Yazıyı okuyanlardan kaçınız liseye geçiyor, kaçınız şu an lisede ve kaçınız bitirmiş bilmiyorum ama genel olarak bir liseye bakış yazısının yerinde olacağını düşündüm. Eminim lise sürecine girmiş veya girecek olan  herkes kendinden bir parça bulacaktır yazımda.

Lise çok ilginç bir dönem. Tam ergenlik yılları, büyümek, kişilik arayışı… Zaten kafan karışık değilmiş gibi bir de dev bir seçim yapıyorsun geleceğinle ilgili: Mesleğin. Tabii ki okuduğunuz yapacaksınız diye bir şey yok ancak alanınız belli oluyor. Biliyorum, bu seçim çok zor. Benim program seçimim 9. sınıfta oldu. Okula geldim, alıştım malıştım derken hop seçim kağıtları. Ne istiyorum, yurtiçi mi yurtdışı mı, ne dersleri alacağım… Çok zordu.

Şimdi üstünden neredeyse 4 yıl geçmiş. Bir 12 olarak söyleyebilirim ki hala çok sorunlu bir durum. Ne istediğinizi bilmiyorsanız bu doğal bir şey, korkmayın. Bunu çözmeye bakın. Derslere göz atın, bol bol kitap okuyun, üniversitelerin sitelerine girip bölümlere bakın, araştırın. Bence 10. sınıf bunun için ideal zaman çalışmalara başlamadan karar verin ki odaklı çalışın.

Lisede, hele ki 11 olunca, sosyal hayat – ders dengesini korumak zor oluyor. Onu da biliyorum. Bu konudaki felsefem şu: Dersine çalış ama kendini üzüp yıpratma notlar için. Yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bu hayatın her evresi için geçerli aslında.

Son olarak söylemek istediğim şu ki o aklınızdaki lise hikayesi var ya, kabul edin herkesin birkaç lise hayali vardır, onu yaşamaya bakın. Kavgaya gürültüye gerek yok, entrikalar dedikodular… Bunlar çok çocuk işi. Demek istediğim keyfinize bakın. Sizi mutlu eden -o hep kavga edip ayrılan, yıpratan tarzda değil- bir ilişkiniz olsun, arkadaşlarınız veya aklınızdan ne geçiyorsa. Belki yeni bir okula gitmiyor bazılarınız ama yeni bir yıl sizi bekliyor. İyi kullanın!