Kenar

Diaspora

Kendinizi hiç kopmuş hissettiniz mi? Evdeyken evde değilmiş gibi. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki bunu yaşamak için evden uzaklaşmaya bile gerek yok, hepimiz diasporayı hissediyoruz. Ne bu “diaspora” diyeceksiniz; bu Yunan kökenli kelime iki dünyaya ait olmak ile bağlantılı. Artık Türkiye’de yaşamayan bir Türk olarak bunu yoğunca hissediyorum ben ama eminim bu hızla değişen ve büyüyen dünyada hepimiz iki dünyaya mensup gibiyiz.

Bu konuyu düşünmeye iten bir olay geçti başımdan aslında. Geçen yıl gerçekleşen anım ilk ırkçılıkla karşılaşmamdı. Milliyet kavramının bir pasaport olmaktan çıkıp nasıl hayatıma yansıyabileceğini gördüm. Benden Türk olduğum için hoşlanmayan biri vardı karşımda; peki Türk olmak ne demekti? Bir Türk gibi düşünmek, bir Türk’ün bileceklerini bilmek ne gerektiriyordu? Beni Türk yapan neydi bu topraklarda doğmam dışında?

2728

Neden bu ikilimdeyim? Kendimi milliyetim ile tanımlayamam ama etkileri de görmezden gelinecek şey değil… Aldığım derslerden biri olan antropoloji gözlerimi açmama yardım etti. O kadar etkilendim ki öğrendiklerimden yazmamak elimde değildi.

Son 50 yılda büyük bir değişim oldu hayatımızda; hayal dünyalarımız olmadığı kadar genişledi. Artık herkes daha büyük hayaller kurabildiği gibi bunu her gün yapıyor. Küçük kasabalarda oturan insanlar da dünyaya açılmayı düşünebiliyor, dilini bilmediğimiz ülkelerde yaşamayı hayal edebiliyoruz. Bunun iki sebebi var, medya ve göç. Hayatın gerçeği haline gelen bu iki element sadece metropolit şehirlerde değil, küçük köylerin gündemlerine de sıçramış durumda. Bu iki kaynak bizi sonsuz olasılıklar ile dolu hayallere sürüklüyor. Artık dünyanın her yerinden insanlar hayaller paylaşabiliyor. Mesela kadın hakları; Tehranlı bir kadın ile Shanghailı bir kadın aynı haklara sahip olmayı hayal edebiliyor ve bunun için aksiyona geçiyor. İşte bu ülke sınırları tanımayan birlikler oluşturuyor. Başka bir şey düşünün, mesela Harry Potter severleri yani Potterheadleri. Bu insanların hayalleri ve ilgilendikleri sınır tanımadan aynı, ayrıca günümüzün şartları ile paylaşmaları için de bir sınır yok.

Peki bunun önemi nedir? Bu gittikçe genişleyen hayal dünyaları bir sınır tanımıyor işte bu yüzden milliyet ile eş gördüğümüz sınırlar – Türkiye sınırı, Bulgaristan sınırı gibi – artık aynı etkiyi taşımıyor. Artık insanlar kendilerini bu sınırlardan fazla şeyler ile tanımalayabiliyorlar. Bir kişi Türk olmanın ve diğer Türklerle bunu paylaşmanın yanında birçok başka sosyal kimliğe sahip oluyor. Bu kimlikler birden fazla olduğu gibi çatışabiliyor da. Şimdi sizi düşünmeye itiyorum; bireysel tanımlamanın bu kadar kaotik olduğu bir ortamda tek merkezli, tek kültürel kimlikli milli devletleri yürüyebilir mi?

Mosaic of Alexander the Great

Artık yeni bir sistemdeyiz. Okulda öğrendiğimiz ekonomi merkezli kapitalizm artık yaşadığımız dönemi tanımlamak için yeterli değil. Yeni sisteme düzensiz kapitalizm demek daha doğru olur. Eskiden paralel giden uluslararası kültürel akımlar – medya, ideoloji, finans ve teknoloji gibi – artık ayrı yönlere gidiyor. Bu onların bağımsız veya rastgele olduğu anlamına gelmiyor; onlar sadece beklenmedikler ve belli bir düzeni izlemiyor. Düzen üzerine kurulmuş bir merkezi sistem; bir diğer deyişle dünyayı milletler mozaiği gibi gören bir bakış açısı; kaosu anlayabilir mi? Hayır ve bunu anlamak için antropolog olmaya gerek yok. Tek merkezli bir sistem, düzensiz ve çok merkezli kültürel akımları açıklayamaz. Bunu bizim hayatımıza bağlarsak, bu kadar kompleks sosyal kimliklere sahip olan modern dünya insanı bir milliyete indirgenemez. Kendinize bakın: Anne babanızdan daha farklı ve büyük ihtimal daha büyük hayalleriniz var, görmüyor musunuz? İşte bu yeni düzenin bir ürünü ve aynı zamanda sebebinin de ta kendisi.

Bu ne demek? Gelecekte İtalya, Türkiye, Fransa, Vietnam olmayacak mı? Olacak ama bu “milliyetler mozaiği” şeklindeki düzen kalmayacak. Hareket halindeki görseller ve insanlar devrinde yaşıyoruz. Artık Türk demek, Fransız demek açıklanabilecek terimler değil. Yakın zamanda bu düzen değişimi şiddet ve çatışmaya sebep olacak olsa da – yani şu an – uzun vadede özgür ve beraber yaşayan kültürlerin hayalini kurabiliriz.


Bu konuya ilginiz varsa Appadurai adlı antropologun eserlerini okumanızı tavsiye ederim!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s